2024: AGİT sanki kenara itilmiş durumda! Quasi vadis, AGİT?

Merkezi Viyana´da olan “Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Parlamenter Asamblesi”, 22 ve 23 Şubat tarihleri arasında en üst düzeyde toplantı için üyeleriyle bir araya geliyor. Otuz yıldır gelişmeleri Viyana’dan  takip eden Birol Kılıç, gözlemleri ve mülakatlarından çıkan okumalarını “AGİT sanki kenara itilmiş durumda! Quasi vadis, AGİT?” başlığıyla şöyle analiz etti.

Birol Kılıç, Viyana’dan analiz ve gözlemler, 19.02.2024

Önümüzdeki hafta sonunda, 22 ve 23 Şubat tarihlerinde, kısa adı AGİT (OSZE) olan „Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Parlamenter Asamblesi“ Viyana’da toplanacak. Viyana merkezli AGİT’te hükümetler arasındaki işbirliği, her Perşembe Rusya’nın da aralarında bulunduğu 57 büyükelçinin katıldığı genel kurul toplantısında kendini gösteriyor.

Toplantıya 55 ülkeden 238 parlamenterin katılması bekleniyor: Rusya artık AGİT toplantılarına katılmama kararı aldı. Rusya Devlet Federasyonu Duması’nın AGİT üyeliğini iptal etmesi bekleniyor. Beyaz Rusya’nın Başkenti Belarus da aynı yolu izleyebilir. Bu gelişmeler, Avrupa Güvenliği ve İşbirliği alanlarını, Rusya’nın Ukrayna sınırlarını işgali ve savaş açmasından sonra hayati derecede ilgilendiriyor ve otuz yıldan fazla merkezi Viyana olan AGİT toplantılarını izlememiz sebebiyle bizlere şu üç soruyu sorma yükümlüğünü tarihe not düşmek adına yüklüyor:

Tamam AGİT Siber saldırılarında bunun bir kaza mı yoksa başka bir ülkeden gelen bir saldırı mı olduğu konusunda diplomatik alanlarda kaynama olmadan iletişim sağlıyor.  AGİT bir AB, Avrupa Konseyi ve UNO değil ve diplomatik konuşma kanallarının açılmasında özellikle soğuk savaş döneminde önemli görevlerde bulundu. Ama bugün?

AGİT bu gelişmeler olurken nerede ?

AGİT kenara itilmiş durumda mı?

Quasi vadis (Nereye gidiyorsun), AGİT ( OSZE)?

Bu soruları sormamızın haklı sebeplerini tek tek hızlı bir şekilde uzmanlarla konuşmalarımızdan, yazılı metinleri dikkatli bir şekilde okuduktan ve tüm yazılı haberleri inceledikten sonra alt alta yazalım:

Ukrayna’da savaşın başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana neredeyse hiç ortak karar alınmadı. AGİT’te oybirliği ilkesi geçerli ve bu da yeni üyelerinin başta kabulü konusunda büyük sorunlara neden oluyor. AGİT’in Ukrayna’nın başkenti Kiev’de yetmiş çalışanının 34 ülke tarafından desteklemesi önemli, özellikle mayın temizlenmesi ve Siber saldırılar karşısında.

Üç yıldır AGİT’in ortak bütçesi hala yok.

Zorlukla da olsa, yıllık rotasyonda 2024 yılı için Malta’nın başkan ülke olması konusunda anlaşmaya varılabildi.

Ocak 2021’de üç yıllığına göreve gelen Alman asıllı, AB’nin eski önemli diplomatı AGİT Genel Sekreteri Helga Schmid, Varşova Seçim Gözlem ve İnsan Hakları Ofisi Başkanı İtalyan Matteo Mecacci, Azınlıklar Yüksek Komiseri Kazak Kairat Abdrakhmanov ve Medya Özgürlüğü Temsilcisi Portekizli Teresa Ribeiro’nun görev süreleri zorluklar ve ricalarla 2024 Eylül ayına kadar dokuz ay uzatıldı. Üç yıl normal süresini Ruslar kabul etmedi.

Rusya 2008’den bu yana silahların kontrolü politikasına tam olarak dahil olmadı. Bu arada ABD ile askeri manevraların karşılıklı mutabakatla izlenmesine yönelik “Açık Semalar” gibi çeşitli anlaşmaları Rusya feshetti. AGİT güvenlik forumu hala her Çarşamba toplansa da 2009’dan bu yana somut bir sonuç elde edemedi.

Aslında Finlandiya, “Güvenlik ve İşbirliği Konferansı” adıyla kurulan AGİT’in 50. yıldönümü münasebetiyle önümüzdeki yıl bir doğum günü kutlaması düzenlemeyi planlıyor. Bunun hala mümkün olup olmayacağı şüpheli.

AGİT, Afganistan ve Tacikistan sınırında elinden geleni yapıyor ama yeterli değil. Afganistan’dan silah, uyuşturucu ve insan kaçakçılıkları büyük sorun.  Tacikistan ve Kırgızistan arasında sınırların sağlamlaştırılması olumlu bir adım.

AGİT için bir “ülkenin toprak bütünlüğü” önemli ve bu manada Azerbaycan ve Ermenistan arasında özellikle çok dikkat etmesi bekleniyor. AGİT’in Çin’de bulunan Uygur Türkleri hakkında ne tür adım attığı merak ediliyor.

Bosna-Hersek, Kosova, Sırbistan ve diğer ülkelerdeki AGİT 12 ofisi, ilgili savaşların sona ermesinden bu yana demokrasiyi teşvik etmek ve insan haklarını tesis etmek amacıyla kuruldu. Bosna’da AGİT, Sırpları Saraybosna’daki merkezi hükümete yönelik engelleyici politikalarından vazgeçirmenin bir yolunu bulamadı. Kosova’nın kuzeyinde KFOR’a bağlı NATO askerleri barışı sağlamak zorundayken, AGİT 1999’dan bu yana Sırpları ve Kosovalı Arnavutları birlikte uyum içinde yaşamaya ikna etmeyi ne yazık ki başaramadı. Bu bölge önümüzdeki dönemde Avrupa’nın göbeğinde bir ateş haline gelmeye, dışardan ve içerken kışkırtmalara çok müsait. Rusya’nın Sırbistan’ı özellikle Kosova konusunda resmen arka bahçesi olarak kullandığı haberlerini hem Almanca hem İngilizce yayınlanan açık kaynaklı raporlardan okuyabilirsiniz.

Rusya’nın iki yıl önce Ukrayna’nın tamamını işgal etmesiyle birlikte AGİT’in Ukrayna’daki gözlemci misyonu çöktü. Kırım, Donbass ve Luhansk’ın ilhakından sonra sözde ateşkesi izlemek üzere -Rusların rızasıyla- kurulmuştu. Savaşın başladığı 2022 yılında Ukrayna’nın doğusunda bulunan üç yerel çalışan halen Rusya’nın esareti altında. AGİT nerede duruyor? Kenarda mı duruyor?

Gönüllüler koalisyonunda özellikle Batılı ülkeler Ukrayna’da mayın temizleme, siber savunma ve benzeri projeler için para veriyor. 75 yerel güç AGİT’in yardımıyla Ukrayna’nın geri kalanında faaliyet gösteriyor.

AGİT örgütünün kendisi de Orta Kafkasya’da bir fark yaratabileceğini iddia ediyor. Genel Sekreter Helga Schmid geçen yıl bölgenin çevre ve dışişleri bakanlarını Batılı mevkidaşlarıyla Viyana’da bir araya getirdi. Almanya’nın önerisiyle bir iklim fonu kuruldu. Almanya 2,5 milyon avro ile şu ana kadar fona katkıda bulunan tek ülke. Diğer ülkeler neden maddi olarak bu fona katkıda bulunmuyor ?

Avusturya Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Parlamenter Asamble’ye artık katılmayacağını açıklamasını, köprülerin inşa edilmesi gereken bir zamanda bir köprünün daha yıkılması olarak nitelendirdi.

Hibrit bir Üçüncü Dünya Savaşı’ndan söz edilen ve konvansiyonel bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesinden korkulan bir ortamda önemli bir kurum olan AGİT’in aktif olarak nerede olduğu sorusu gündemde.

Türkiye ve AGİT

AGİT için Avrupa’nın güvenliğinin aslında Türkiye’den geçtiğini bilmemek için oldukça dar düşünceli ve iyi niyetten yoksun olmak gerek. Her alanda iktidar tarafından bataklığa dönüştürülen Türkiye, başta sınırındaki Avrupa’nın güvenlik alanında hem içinde hem dışında baş belası olacaktır.

Türkiye Ankara’da anti-demokratik şeriat yasalarını savunan ve okullarda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Anayasa Mahkemesi kararlarına kadar hayatın her alanında hukuku çiğneyen, hukukun üstünlüğünü fiilen yok etmiş, yer üstü ve yer altı doğası vahşi bir şekilde -Erzincan İliç’te görüldüğü gibi- son 22 yıldır yok edilen, yolsuzluğu bir yaşam biçimi haline getirmiş bir hükümet tarafından yönetilen laik Türkiye Cumhuriyeti’nin İran ile 524 km, Irak ile 378 km ve Suriye ile 877 km sınırı bulunmaktadır. Ve tüm bu sınırlar yıllardır Türkiye Cumhuriyeti ve seksen milyondan fazla vatandaşı için bir güvenlik riski haline gelmiştir.

Modern Türkiye X gününü mü bekliyor?

Modern Türkiye‘nin yerli nüfusunun, yerel ve bilinçli bir şekilde ülke içine sokulan adı „kaçak veya düzensiz göçmen“ olarak geçiştirilen ama her an yerli halka karşı bir iç savaşta sanki gerilla olarak kullanılacak gerici tarikatlarla dehşete düştüğü görülüyor ve X gününün gelmesi bekleniyor.

Türkiye’de insanların çoğu, sanki demokrasinin ve laik cumhuriyetin şu anda olduğu gibi sadece fiilen değil, hukuken de ortadan kaldırılacağı  X gününü bekliyor!  Bu başta AB ama adı „Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Parlamenter Asamblesi“ için acil sorun değil midir ? Bu Türkiye’ye AB’den daha fazla düzensiz ve kaçak göçmeni Türk halkının aleyhine olacak şekilde para ile yollamak için her türlü cambazlığı yapan Avrupa’nın Appeasement yatıştırıcı “aman bir şey olmaz” günü kurtarma ve kızdırmama siyaseti nereye kadar?

Türkiye’de bu işi bilen uzmanlar dünyaya şu mesajı veriyorlar :
„İster beğenelim ister beğenmeyelim, göç sorununun sadece insani bir mesele olarak ele alınamayacağına inanıyor. Aksine, göç ve göçmenlik artık uluslararası ilişkilerde bir silah olarak kullanılıyor. “Kitlesel göç silahları” kavramı uzun zamandır akademik dünya literatüründe kendine yer bulmuş durumda. Göç, öncelikle ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek için kullanılmıyor. Belirli jeopolitik projelerin bir parçası olarak, göçmen kitleleri dünya çapında silah olarak kullanılıyor ve sistematik olarak başka ülkelere gönderiliyor. Ya da hükümetler siyasi güç ve para kazanmak için göçmenlere şantaj yapıyor. Bu alanda en tanınmış uzmanlardan biri olan Kelly Greenhill’e göre, göç silahı yakın tarihte bir istisna değildir: 1951-2021 yılları arasında en az 81 kez kullanılmıştır. Bugün görüyoruz ki göç ve göçmenlik masum konular değil. Kitlesel göçün kışkırtılması ya para sızdırmak, ya siyasi avantaj elde etmek, ya bir ülkenin demografik yapısını değiştirmek ya da ülkenin güvenliğini tehlikeye atmak amacını taşıyor. Batılı hükümetler, açıkça itiraf etmek istemeseler de bu konular hakkında çok şey biliyor ve AGİT raporları, 21. yüzyılın en büyük sorunu olduğu ve olmaya devam edeceği halde burada çok az şey gösteriyor.“

Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarında olduğu gibi, toplam 1.779 kilometre uzunluğundaki İran, Irak ve Suriye sınırı da esasen birçok düzensiz veya yasadışı göçmenin kasıtlı olarak Türkiye’ye yönlendirildiği sınır aslında AB sınırıdır.

Türkiye acilen kurutulması gereken büyük bir bataklığın içinde ve Avrupa’nın da iktidarı destekleyerek neden olduğu sorunlarla bir güvenlik sorunu teşkil etmektedir. Bu arada Ankara’daki hükümetin, 21. yüzyılın Türkiye’nin yüzyılı olacağına dair vaatlerde bulunmaya devam etmesi dikkat çekiyor. 2023 Dünya Organize Suç Endeksi’nde Türkiye Avrupa’da birinci, dünyada ise 14. sırada yer alıyor. 21. yüzyılda iktidar Türkiye’yi adeta Orta Doğu bataklığına sokarak  Irak veya Suriyeleştiriyor sanki.

Bunlar Türkiye ve AB için çok önemli güvenlik riskleri. İran, Suriye ve Irak konusunda bir şey yapamaz çünkü üyesi değil. Eski Başkan Trump, AB’nin desteklediği İran anlaşmasını iptal etti. Orta Doğu kaynıyor ve Türkiye AB’nin sınırındaki ateş içinde. AGİT burada ne yapıyor veya nerede ?

Ne yazık ki AGİT, tıpkı Kıbrıs sorununda olduğu gibi burada da denklemin dışında bırakılmıştır; AGİT sadece 50 yıl önce varılan mutabakata bağlı kalabileceğimizi söyleyebilmektedir, daha fazlası değil. Tıpkı Kosova-Sırbistan çatışmasında olduğu gibi. Kosova’da polis eğitimi ve yolsuzluğu önleme seminerlerinde sadece AGİT aktif. AB ve Kosova’daki hükümet de aynı şeyi yapıyor. Rusların Sırbistan’da muazzam bir etkisi var ve Sırbistan’ı Sırp hükümetinin AB ve ABD’ye karşı çok iyi kullandığı ya da kullanmak zorunda olduğu bir self-servis dükkanı olarak görüyorlar. Kosova mecburen bir Amerikan bağımlısı ülkesi olmuş ve acilen NATO üyesi olmak istiyor. Burada AGİT’e ihtiyaç var ama AGİT fiilen dışarıda.

Peki AGİT  kendini nasıl tanımlıyor ?

“Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’daki 57 katılımcı devletiyle AGİT Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı – dünyanın en büyük bölgesel güvenlik örgütüdür. 1975 yılında kurulan AGİT, siyasi diyalog ve pratik çalışmalar yoluyla bir milyardan fazla insan için kalıcı istikrar, barış ve demokrasiyi teşvik etmektedir.

AGİT, çok çeşitli güvenlik konularında siyasi diyalog için bir forum ve aşağıdaki amaçlarla ortak eylem için bir platform sağlar: İnsanların ve toplumların yaşam koşullarını iyileştirmek.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, Soğuk Savaş döneminde bloklar arasında düzenli diyalog zemini tesis etmek suretiyle gerginliği ve anlaşmazlık noktalarını azaltmak ve bu sayede Avrupa’da güvenliğin artırılmasını sağlamak amacıyla bir müzakere forumu ve konferanslar diplomasisi olarak ortaya çıkmış ve bu konuda uzmandır. Söz konusu süreç, 1994 Budapeşte Zirvesi’nde alınan kararla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na (AGİT) dönüşmüştür.

AGİT, devletlerin içindeki ve arasındaki bölünmeler arasında köprü kurulmasına ve güven ve işbirliğinin teşvik edilmesine yardımcı olur. İstikrarsızlığın hüküm sürdüğü yerlerde AGİT, çatışmaların önlenmesi, kriz yönetimi ve çatışma sonrası rehabilitasyon konularında kararlıdır.

Kurumları, uzmanlaşmış birimleri ve saha operasyonları ağı aracılığıyla AGİT, silahların kontrolü, terörizm, iyi yönetişim, enerji güvenliği, insan ticareti, demokratikleşme, medya özgürlüğü ve ulusal azınlıklar gibi ortak güvenliğimizi etkileyen konuları ele almaktadır. “.

Qua vadis AGİT?

Genel Sekreterliği ve en önemli organları Viyana’da, göz alıcı Hofburg gibi en güzel ve pahalı adreslerde ve 2007’den bu yana Wallnerstrasse’deki zarif Palais Pálffy’de (genel merkez) bulunan AGİT, heyecan verici sanki karşımızda  „ Süperman”  organizasyon varmış gibi resim çiziyor.

Yukarıda AGİT hakkında kaleme aldığımız güncel gerçekleri AGİT’in kendi tanımıyla karşılaştırdığımızda hayal kırıklığına uğruyoruz.

Kötü niyetli değiliz. Gerçekçi olmalıyız. AGİT’e ve onun gibi organizasyonlara -samimiyse ve hava balonu değilse- her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Son yıllarda konvansiyonel ve hibrit savaşların sayısının hızla arttığı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra gözyaşları ve büyük emeklerle inşa edilen sağlam ya da yarım yamalak işleyen çeşitli liberal-demokratik anayasal yapıların insanlığın onca kazanımından sonra gözlerimizin önünde yok edildiği bir dönemden geçiyoruz. AB ile AGİT’in ne yazık ki bir “Appesament”  yatıştırma politikası izlediği şu günlerde, AGİT’in sesli ve aktif, güven veren, samimi adımlarına gerçekten her zamankinden daha acil ihtiyacımız var.  Şu anda AGİT kenara itilmiş durumda.  Qua Vadis, AGİT ? (Türkische Allgemeine, Birol Kılıç, Viyana’dan analiz ve gözlemler, 19.02.2024)

Birol Kilic

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert

WordPress Cookie Hinweis von Real Cookie Banner